22 Ağustos 2010 Pazar

bekle beni yarim istanbul..


sen kokmayan tek bir sokağım kaldı mı?
kaşınmayacak mı avuçlarımın içi bomboşken yanıbaşım?
zor geldi bu gece gideceğini düşünmek..
sızladı dişlerim, sımsıkı bir yumruk oturdu boğazıma..
utanmasa ağlayacak koskoca çocuk..
her biri sana çıkarmış benim sokaklarım,
her satır sana aitmiş bütün yazdıklarım,
her dakika bir başka anı geliyor gözümün önüne,
heyecanla geçen ömürlük anlarım..
sensiz geçen bir dakikam olmamış bakınca şöyle arkama..
en çok da buna seviniyorum ya..
en çok da bunu seviyorum..
üzülürdüm geçen onca zamanda seni düşünmediğim bir günüm dahi geçmiş olsa..
sevmemişim derdim, seviyorum sanmışım yine derdim..
bu kaçıncı bilmiyorum sana sevdalanışım..
gülünce gözlerime, tutunca ellerimden..
öpünce boynundan, sarılınca sımsıkı beline..
aşk sarıyor yine her yanımı,
asılıyor nefesime çekiyor ciğerlerimden yüreğimi,
pompalıyor bütün aşkı vücudumun her bir hücresine..
bekliyeceğim seni yarim istanbul..
çünkü sen beni aşkına müptela ettin..
başka bir ten kirletir beni,
pisletir seninle yıkanıp arınan yüreğimi..
korkarım başka bir koku duymaktan,
istemem başka bir saç süzülsün parmaklarımın arasından,
kaçırırım bakışlarımı bakmasın başka bir çift göz gözlerimden içeri,
özleyeceğim seni yarim istanbul..
her köşesine bıraktığın kokunla bekleyeceğim,
her gün bir köşesinde seninle oturarak bekleyeceğim..
bir elimde yarım bir simit bir elimde ayran..
üşümesin diye sokakları geceleri daha bir sarılacağım yarim istanbul..
çok özletme kendini..
geceme gündüzü, gündüzüme geceyi hatırlat ara sıra..
bekliyorum seni sevdanın en güzel hali, daha şimdiden çok özledim....

27 Ocak 2010 Çarşamba

ucuz prodüksiyon..


bir kaparken farkındayım yaşadığımın, bir de açtığımda..
göz açmakla kapamak arasında geçiyor zaman..
yatınca yatağa dalmak bile gelmiyor insanın içinden..
her şeyin daha gerçek olduğu bir yerde..
bütün o duyguların,
korku, endişe, özlem, hüzün, bazen mutluluk..

yaşıyor olduğunu sandığımız her şeyi nefes alıp veriyor diye nitelerken..
bir kalemin diriden farkı ne ki ya da bir duvarın..
acımaz mı canı bir balyozla yerle bir olduğunda..
bundan en çok yalnızlığımı seviyor ve bundan nefret ediyorum belki de hayattan..
elle tutulmasa da en gerçek yaşadığım duygu olduğu için seviyorum..
bir taş olsaydım bir taşın yükünü sırtlansaydım omzuma..
bir kağıt olsaydım kalemin derdini dinleyen..
en güzel yaptığım iş benim oyunculuk
bana biçilen rolü sevmesem de, benden başka kimse oynayamazdı beni..
entrikaları, yalanları, sanrıları, çirkinlikleri..
kimse benim gibi anlamlandıramazdı..
her ne kadar oynuyor olsam da..
ömrümde okuduğum en boktan senaryo hayat..

12 Ocak 2010 Salı

boş sayfa..

kimi kandırıyorum ki.. ne bir gülüşe, ne de bir ana ihtiyacım var.. peki ne istediğimin kimin için bir önemi var ki??.. hep elim istediklerime gidiyor olsa da..

düşün bir defa en çok kimi özledin??..

ama en çok..

bana onu anlat..

düşündükçe içini parçalayacak kadar özlediğin biri var mı??
yoksa hep yanında mı yanında olmasını istediklerin??.. öyle mi gerçekten??..

"where the fuck i'm. what the fuck i'm doing.."

git gidebildiğin kadar.. hayal edebildiğinin de ötesine.. başarmak senin için hayal ettiklerin değil mi??.. onun da ötesine geçebilir misin??..

delilikten söz ederdim.. yapabileceklerinin sınırı yokken kim ister akıllı olmayı??.. hangimiz bu kadar cesuruz ki??.. kafamızın içinden geçenleri söyleyebilecek kadar.. her gün yeni bir şeylerden korkarak yaşamak..

sevmek mi??.. neyi??.. kimi??.. neden??.. gerçekten bu mu istediğin??.. sikilmiş beyinlerimizin çürüdüğü bir sosyal ortamda.. gerçekten??.. iğreniyorum yazdıklarımı bile okumaktan.. güzel mi??.. güzel bile bulmuyorum??.. hem de hiçbir şeyi.. bana hiçbir şey ifade etmeyen şeyleri güzel bulmaktan nefret ediyorum.. gerçekten bunları düşündüğümü mü düşünüyorsun??.. ve gerçekten bunları güzel mi buluyorsun??..

bence acınası bir durum ne bok yediğini bilmemek.. salaklık senin düşündüğün şeyin aslında gerçek olduğunu düşünmek.. boka faydası olmayan insanların her gün birbirlerini kandırmalarını izlemek..

hayatı izlemek kadar daha dramatik bir şey olabilir mi??.. hayatın sadece bizim istediklerimizden ibaret olduğunu düşünmek.. ne kadar boktan bir hayat sadece tüketiyor olmak.. ve güçlü olduğunu düşünmek bütün bu saçmalıklara rağmen..

"bütün bu çağlar boyunca geri zekalı insanlar kendilerine ne bok yediklerini sorma düşüncesine hiç sahip olmadılar mı??.."

her zaman daha fazlası için yaşıyor insan.. tarih ne kadar da acınası.. ve bu boktan tarihi bilmek zorunda olmak.. hep hatalarla dolu hep günahlar ve aptallıklar la dolu bir tarih.. eğer doğru birşeyler yapılmış olsa şimdi daha mutlu olmak zorunda değil miyiz??..

bana özlediğin birini anlat..

ve benim neden özlediğim hiçbir şey olmadığını..

yarın daha boktan bir gün olucak mı??..

31 Aralık 2009 Perşembe

geldik mi??..

tik.. tak.. tik.. tak.. tik.. tak.. tik.. tak.. tik.. tak.. tik.. tak..

sen dururken akar zaman, beklemez senin acele adımlarını sanki çok acelesi varmış gibi geçer, gider.. geceleri de sevmem bu yüzden; saatlerin tik taklarını duyabileceğim kadar sessiz oldukları için.. ama aklım başıma hep gece olduğunda gelir.. bir günün muhasebesini daha yevmiye defterine geçirir kaldırırım rafa.. hep gece olunca aklıma gelir sevdiğim kadınlar, kırdığım insanlar, kurduğum hayaller, seçtiğim hatalar, işlediğim günahlar.. uyku tutmaz bazen pişmanlıklarımdan, bazense mutluluktan.. hep kursağımda kalır ya mutluluklar o da ayrı mevzu..

çok zaman düşünmüşümdür; bir trafik levhası bile olmak istemezdim şu dünyada.. bir levhayı geçtim bir atom tanesi bile olmak istemezdim.. bana sormuş olsalardı eğer.. tamam güldük, eğlendik de.. neyse..

madem geldik dünyaya ilk defa gelmişcesine yaşamalı, son defa görecekmişcesine.. bir defa daha fırsatın olur mu sevmeye, gülmeye, koşmaya.. peki ya yürümeye bile takatin kalmadığında, içinde hala bir şeyler olacak mı??.. olmadan yaşamalı.. bir gün büyür de yaşlanırsam ruhumla beraber, oturup uzaklara daldığımda güzel anılardan başka hiç bir şey olmasın isterim aklımda.. kalan 3-5 tik taktan da zevk alabilmek için..

bu yüzden sevmem saatin tik taklarını bana sonumun geldiğini hatırlattıkları için.. öyle ki uyuduğum odadaysalar eğer uyku girmez gözüme.. belki de bir gün bana seni hatırlatacakları için..

tik.. tak.. tik.. t.........

25 Aralık 2009 Cuma

sıradanlıklarım ve farkındalıklarım..


insan yaptıkları için pişman olmamayı öğreniyor da, yapmadıkları için her zaman bir burukluk oluyor içinde.. söylediğin sözlerle çok büyük bir hataya düşsen de, başına çok büyük işler açsan da nihayetinde o durumun içinden sıyrıldığında ya da hayat yeniden senin için çok mükemmel olmasa da durağanlaştığında pişmanlığın yerini söylediysem söyledim alıyor.. ama söylemek isteyip de söyleyemediğin bir şey eğer senin için çok önemli biriyse uzun süre bunun pişmanlığını üzerinde taşıyorsun..

hayatta en sevmediğim şeylerdir keşke demek.. özür dilemek.. af dilemek.. hiç düşmek istemediğim durumlardır.. kimse istemez elbette ama hep bir kırılma noktamız vardır ya.. her ne kadar kendimizi mükemmel görsek de, hiç kusursuz olduğumuzu düşünsek bile, burnumuzdan kıl aldırmayan bir görüntümüz olsa bile içten içe keşke dediğimiz çok şey vardır..

seçtiklerimiz bizi yönlendirir.. her keşke daha büyük ya da daha küçük bir keşkenin ikamesidir oysa.. kaçınılmaz olan bir seçim yapmaktır her zaman.. çektiklerimiz de kendi seçimlerimizdir, kaçtıklarımız da.. öyle ya seçmek gibi bir özgürlüğümüz var ise kaçmak gibi bir özgürlüğümüz de vardır.. seçmekten kaçmayı seçmek de bir seçenektir ya sonuçta.. korkaklığı ya da gamsızlığı mı gösterir duruma göre değişse de.. ya da kendini koruma iç güdüsü olabilir..

hata yapmakta da özgürsün.. hiç istemesen bile yaptığın seçimler seni hataya sürükleyebilir.. ama yaptığında özür dilemeli misin??.. özür istemem hayatımda.. benden özür dilenmesi de hoşuma gitmez, özür dilemeyi de sevmem.. özür dilemektense özür dilememi gerektirecek şeyler yapmaktan çekinmeyi yeğlerim.. ya yaparsam.. ya da yapılırsa bana.. dedim ya bunlar bizim seçtiklerimiz.. affedersin ya da af dilersin.. eğilip bükülmeyi göze alarak icabında kırılarak.. ancak dedim ya ben sevmem.. kaçarım..

sevmem.. kaçarım.. diyince aklıma geldi.. çoğu zaman aşktan da kaçarım.. kırmaktan korktuğum ya da kırılmaktan korktuğum içindir hep kaçışlarım.. daha mı büyüdü keşkelerim yoksa doğru seçimler miydi bilmesem de.. öyle ya da böyle evladın gibidir seçtiklerin satamazsın.. senindir, senden bir parçadır kurtulamazsın..

çok seneler önce başladım etrafıma duvarlar örmeye.. o zamanlar da çok taşlaşmış duygulara sahiptim.. hayat bana aşık edemedi bir türlü kendini, sevemedim bir türlü sevabını da, günahını da kabullenip.. vazgeçemedim de.. şimdi bu kalın duvarlar sızdırır mı bir gün??.. hala içimde biraz umut var mı??.. hep istediğim bir şey; keşke her gün en mutlu olduğumuz güne uyansak..

hep koymak istediğim not: bu yazının son paragrafı yalan beyandan dolayı kaldırılmıştır.. parmaklarımdan çıkan her kelime keşke beynimden de çıkıyor olsaydı.. yazının doğrusu yukarıdaki şeklidir..

24 Aralık 2009 Perşembe

smurf shit..


Eserik akıllı bir adamım ben aklıma öyle çok şey gelir ki ben yazamadan uçar gider.. "smurf shit" de akıl attırmalarımdan biri.. bazen kafamdan böyle saçma sapan sözcük öbekleri çıkabiliyor.. kim bilir belki bir yerden duymuşumdur.. hatta şöyle bir dize yazacak kadar saçmalamıştım bir defasında da hemen not almıştım.. ne anlama geliyor inan ben de bilmiyorum..

çok fazla mor güneş etrafında dağ var..
bazen tozpembe günler..
bugün sonsuzluğun ilk ve sonu...

not: eserik ne demek inan ben de bilmiyorum.. ama anladın sen onu..

17 Kasım 2009 Salı

yarım kalmış şiirler..


bencil ruhsuz ve boş gözlerle..
karşımdasın..
yabancı halinle...

kıpırdamamak mıdır ölmek demek??..
görememek mi daha fazla yoksa duyamamak mı??..
ölüyor olmak dermanı olmamak mı oynamaya??..
içinden gelse de, elinden gelememesi mi??..
dokunamamak mı nefes kadar yakınındakine??..
ölümden beni ayıran ne öyle ise??..
sen doğdun, ben öldüm..
doğar mıyım yeniden??...